- Tüzel Kişi Tanımı
Tüzel kişi kavramının tanımı Türk Medeni Kanunun 47. maddesinde “Başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar.” şeklinde yapılmıştır. Gerçek kişiler tam ve sağ doğmak şartıyla, alacak ve borç yaratabilme ehliyetine sahiptirler. Bu maddenin düzenlenmesi ile yeni bir kişilik oluşturulmuş ve gerçekte var olmayan daha sonradan belli şartları sağlayarak oluşmuş tüzel kişiye hukuken ehliyet verilmiştir. - Ayrılık İlkesi – Ortakların Mal Varlığı ve Şirket Mal Varlığı
Tüzel kişiliğin en önemli özelliği kişilerden ve yöneticilerinden ayrı olarak bir kişiliği olmasıdır. Buna ayrılık ilkesi diyoruz. Ayrılık ilkesi kişi ve mal ayrılığı olarak ikiye ayrılır. Tüzel kişiliğin kendi hak ve fiil ehliyeti olmasını, ayrı bir kişiliğinin olmasına kişi ayrılığı ilkesi diyoruz. Mal ayrılığı ise tüzel kişinin malvarlığının yönetici ve ortaklarından ayrı olmasını ifade eder. Fakat mal ayrılığı sınırlı sorumluluğu ifade eder. Ortaklar taahhüt etikleri sermaye ile sorumlu olurlar fakat şirketin borçlarından her zaman kendi kişisel malvarlıkları ile sorumlu olmazlarTüzel kişiliğin ortaklara ulaşmasını engelleyen bu perdesi ticari hayatta bazen alacaklılara zarara uğratmak, alacaklılardan mal kaçırmak ve borçlarını ödememek için bir araç olarak kullanılabiliyor. Hukuk düzeni kötü niyeti ve haksız fiili korumaz. İşte böyle durumlarda alacaklılara korumak ve hakkaniyeti sağlamak için tüzel kişiliğin perdesinin aralanması teorisi geliştirilmiştir. Bu durum kanunla düzenlenmemiştir. Fakat zamanla ortaya çıkan problemler doktrinde ortaya çıkan görüşlerle ve uygulamada Yargıtay kararları ile uygulanmaya başlamıştır. Bu teori ile tüzel kişilik yokmuş gibi davranılmakta böylece tüzel kişiliğin arkasına saklanan kişilerin sorumluluğuna gidilebilmektedir.
- Tüzel Kişiliğin Perdesinin Aralanması Teorisi Nedir ?
Bu teori, tüzel kişilerin iyi niyet kurallarına aykırı şekilde yaptıkları fiillerden dolayı ortakların ve yöneticilerin sorumluluktan kaçınmalarına engel olmak için ortaya çıkmıştır. Teorinin geliştirilmesindeki temel amaç tüzel kişilerin kuruluş amaçlarının dışına çıkarak hukuken yasaklanmış bir amacı gerçekleştirebilmek için faaliyetlerde bulunmalarının önüne geçmektir. Böylece kanuna aykırı davranarak alacaklıları zarara uğratmaya çalışan tüzel kişiliğin sorumluluğu genişletilerek ortaklara, diğer tüzel kişiliklerin sorumluluklarına gidilebilmektedir. Bizim hukukumuzda teorinin kaynağı Türk Medeni Kanun’un ikinci maddesindeki dürüstlük kuralına dayanmaktadır.
- Perdenin kaldırılabileceği haller;
Birinci hal ortakların malvarlığı ile şirketin malvarlığının özdeş hale gelmesi birbirine karışması halidir. Bu ihtimalde yapılan işlemin şirketle mi yoksa ortakla mı yapıldığı anlaşılamamaktadır.
İkinci hal yabancı yönetimdir. Hakim şirket bağlı şirketi kendi amaçları doğrultusunda kullanarak diğer ortaklara ve alacaklılara zarar verir.
Üçüncü hal öz kaynak yetersizliğidir. Ortaklar şirkette olması gerekenden daha az sermaye ile 3. kişilerle işlem yapıp bunu 3. kişilere karşı gizlediğinde ortaya çıkar. - Perdenin kaldırılması türleri
Perdenin düz doğrudan kaldırılması, şirketin borcu için ortakların sorumluluğuna gidilebilmesini ifade eder. Perdenin tersten kaldırılması, ortağın şahsi borcu için şirketin sorumluluğuna gidebilmeyi ifade eder. Perdenin çapraz kaldırılması ise kardeş şirketlerde olmaktadır. Hakim şirkete bağlı yavru şirketler arasındaki perdenin kaldırılmasıdır.
Perdenin çapraz kaldırılması her ne kadar teoride hakim şirket ve yavru şirket gibi ana ortaklığa bağlı şirketler arasında çıksa da daha sonra ayrı tüzel kişiliğe sahip iki şirket arasında olabileceğine dair kararlar verilerek teorinin uygulanma alanı genişletilmiştir. Bununla ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında “… O hâlde somut olay bakımından kesinleşen kararlar ve yukarıda açıklanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak aralanması koşullarının oluştuğu, artık hukuki bakımdan mevcut olan duruma göre değil de fiili duruma göre karar verilmesi gerektiği, davalı şirketlerin farklı tüzel kişiliklere sahip olduğu yolundaki savunmaların hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, bu itibarla asıl borçlu davalı Tekmar Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Tic. A.Ş.’nin davacı bankaya olan borcundan dolayı diğer davalı Tekmar Mermer ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic A.Ş.’nin de sorumlu olduğunu tartışmasız hâle getirmiştir. Bununla birlikte birleşen dava yönünden de Tekmar Mermer Madencilik Sanayi ve Dış Tic. A.Ş.’nin bankaya olan borcundan dolayı Tekmar Mermer ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic A.Ş.’nin sorumluluğuna hükmedilmesi sonucunda artık banka tarafından bloke konulan 625.000 USD’nin geri istenemeyeceği açıktır…” şeklinde karar vermiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/808 E., 2020/504 K., 01.07.2020 T.)
Bu teori hukukun birçok alanında uygulanmaktadır. Şirketler hukuku ve İcra İflas Hukuku alanları dışında Yargıtay, özellikle İş Hukuku alanında perdenin çapraz kaldırılması teorisini uygulayarak bir şirketin borcundan dolayı diğer şirketi sorumlu tutmaktadır. Yargıtayın bu kararlarına bakıldığında sadece hâkim şirket yavru şirket olarak teoriyi uygulamamış, farklı tüzel kişiliklerde de perdeyi kaldırarak sorumlu tutmuştur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi işçilik alacaklarıyla ilgili 2013/4903 E., 2013/6314 K., 11.10.2013 Tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanarak işçilik alacağının iflas masasına kaydedilmesine karar vermiştir. “… Mahkemece, davacı tanığı A. O. dinlenmiş, uzman bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi 26.05.2012 havale tarihli raporunda, müflis davalı İ… İstanbul Kablo Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile dava dışı İ…p İstanbul Kablo Sanayi Pazarlama ve Ticaret A.Ş.nin ortaklarının aynı kişiler olduğu ve aynı işyerinde faaliyet gösterdikleri, esasen birinin ürettiğini diğer şirketin satış ve pazarlamasını yaptığı, davacının fiilen davalı müflis şirkette çalıştığı görüşü bildirilmiş, davacı tanığı da, davacının müflis şirkette çalıştığı yolunda beyanda bulunmuştur. Bu durumda, mahkemece, müflis şirket yetkilisinin 05.04.2010 tarihinde, davacının iflas masasına alacak kayıt başvurusu esnasında, alacak talebine bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiş olduğu da göz önünde bulundurulup, somut olayda tüzel kişilik perdelenmesinin aralanması teorisinin uygulanmasının mümkün olduğu kabul edilerek iflas tarihi itibariyle davacının alacağının kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır…”
Yeni kurulan şirket ile eski şirketin faaliyet alanları aynı olmalı, ortaklık yapısı büyük ölçüde benzerlik göstermeli, yöneticiler herhangi bir şekilde yönetime katılmalı ve yeni şirket alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kötüniyetli olarak kurulmuş olmalıdır. Ticari hayatta kişiler birden çok şirket kurup faaliyet alanlarını şirket sözleşmelerinde farklı konular olarak belirleyebilirler. Eğer bu teoriyi olaya uygulayacak isek şirketlerin faaliyet alanları aynı olmalıdır. Bir şirket tekstil alanında bir şirket gıda alanında faaliyet gösteriyorsa aralarındaki bağ kurulmaz ve perdenin kaldırılması teorisi uygulanamaz. Burada önemli olan iktisadi bağımlılıktır. İki şirketin iktisadi olarak birbirine bağlı olması gerekir.
- Organik Bağ Kavramı ve Tüzel Kişiliğin Perdesinin Aralanması
Organik bağ uygulamada Yargıtayın da sık sık başvurduğu bir kavramdır. Organik bağın olması için iki şirket arasında bir ilişkinin olması gereklidir. Bu ilişki iktisadi, aynı kaderi paylaşma ya da birlikte hareket etme gibi olabilir. Kurucuların kısmen veya tamamen aynı olması organik bağın varlığı için yeterli sayılmaktadır.
1. Borçlu şirkete ait bir kısım belgelerin davalı şirketin işyerinde bulunması,
2. Borçlu şirket ile davalı şirket arasında devir ilişkisinin olması,
3. İki şirketin aynı merkezden idare edilmesi,
4. Farklı şirketler kurularak, farklı tüzel kişiliklerin çatısı altında dolandırıcılık yapılması (borçlu şirket adına işlemler yapılması ve fakat bu şirketin içi boşaltılarak başka bir şirket adına malvarlığı edinilmesi),
5. İki şirketin faaliyet alanlarının ve müşteri çevrelerinin aynı olması,
6. İki şirketin çalışanlarının önemli ölçüde aynı olması,
7. Şirket yöneticilerinin aynı olması,
8. Ortaklar arasındaki akrabalık ilişkisi,
9. Borçlu şirket temsilcisi ile davalı şirket temsilcisinin baba oğul olması,
10. Şirketler arasındaki iktisadi bütünlük,
11. Haciz mahalline gidildiğine borçlu şirket temsilcisinin kasada otururken görülmesi,
12. Borçlu şirketin levhasının haciz adresinin girişinde bulunması,
13. Tüzel kişi ile ortakların alanlarının, organizasyon ve malvarlıkların birbirine karışması,
14. Yetersiz sermaye ve özellikle şirket tüzel kişiliğinin bilinçli olarak üçüncü kişileri zarara uğratması,
15. Şirketler arasında muvazaalı işlemler yapılması, hatta belirli işlemlerin aynı şekilde ve aynı usulde yapılmasıBu örnekler sınırlı sayıda değildir çoğaltılabilir. Mahkemenin her somut olayı ayrıca değerlendirmesi gerekir. Organik bağın varlığının kabulünde, şirketlerin yöneticilerinin veya kurucularının aynı olması, alacaklıların takibinden kurtulmak için hisselerin devredilmesi muvazaalı işlemler yapılması, hatta belirli işlemlerin aynı şekilde ve aynı usulde yapılması bile rol oynayabilmektedir. Organik bağın temeli de Türk Medeni Kanunu madde 2’ye dayanır. Kanıtlamak için çok farklı kriterlerden yararlanılabilir önemli olan bunun dürüstlük kuralına aykırı olarak alacaklılardan mal kaçırma amacıyla yapılmasıdır. O yüzden organik bağın ispatı daha kolaydır.
Organik bağın uygulanması için yetersiz sermaye, malvarlıklarının karışması veya tüzel kişiliklerin özdeş hale gelmesi gerekmemektedir. Bu özelliği ile organik bağdan sonuç almak daha kolaydır.
Tüzel kişiliğin perdesinin aralanması ise her ne kadar ispat edilmesi daha zor olsa da bazı durumlarda alacaklı için daha avantajlıdır. Organik bağ uygulandığı zaman bir şirketin borcundan dolayı diğer şirketin sorumluluğuna gidilebilirken ortakların şahsi sorumluğuna gidilemez. Tüzel kişiliğin perdesinin aralanmasında ise ortakların malvarlığına el atılabilmektedir. Çapraz kaldırmada borçlu şirketin, kardeş şirketin ve bununla birlikte kardeş şirketin ortakların malvarlıklarına da el atılabilir. Bu yönüyle tüzel kişilik perdesinin aralanması organik bağa göre daha avantajlıdır. Çünkü kardeş şirketin içi boşaltılıp malvarlığı ortakların üzerine aktarıldığında organik bağ çözüm olmamaktadır.
Organik bağ ve tüzel kişiliğin perdesinin aralanması teorisi her ne kadar farklı olsalar da aynı olayda birlikte uygulanabilirler. Birbirinin alternatifi olan kavramlar değildirler. Pek çok olayda tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile organik bağın şartları aynı anda gerçekleşmektedir. Her iki kurumun şartlarının birlikte gerçekleşmediği hallerde organik bağı ispat etmek daha kolaydır.
SC Legal Hukuk Bürosu olarak; tüzel kişilik perdesinin aralanması, şirketin borcu için ortakların sorumluluğuna gidilebilmesi sürecini titizlikle yönetilmekte hak kaybı yaşanmaması ve doğru delillerle ispat edilebilmesi için bu alanda deneyimli avukatlarımızla hizmet vermekteyiz.