Teknolojik alanda yaşanan gelişmeler, hukuka da önemli ölçüde yansımakta, bilişim hukuku adı verilen hukuk dalının daha önemli bir noktaya gelmesini sağlamaktadır. Bilişim, bilginin elektronik ve teknolojik araçlar kullanılarak aktarılması şeklinde tanımlanabilir. Bilişim hukuku ise teknolojik gelişmelerle birlikte artan bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak işlenen suçları ve hukuki konuları ele almaktadır. İnternet kullanımından önce bilişim hukuku gibi bir hukuk dalından söz edilmezken günümüzde bireylerin gündelik yaşamlarında gerçekleşen değişimlerle birlikte bilişim hukuku, kendine özgü bir hukuk dalı olarak karşımıza çıkmıştır. Bilişim hukuku hem ceza hem de hukuk boyutuyla birlikte oldukça geniş bir alanda etkili olmaktadır. Bilişim hukukun ceza boyutuna değinmek gerekirse; telefon, bilgisayar ve tablet kullanılarak işlenen suçlar, bilişim hukuku kapsamında değerlendirilmektedir.
- Bilişim Suçları
Bilişim hukuku kapsamında suç olarak nitelendirilebilecek diğer bir ifade ile sibar suç sayılabilecek hususlar şu şekilde sıralanabilir:
- “Bir bilişim sistemine izinsiz bir biçimde giriş yapılması”
- “Bilişim sisteminin bozulması ve sisteme hasar verilmesi”
- “Kredi kartı ve banka kartlarının kötüye kullanılması bunlar üzerinden suç işlenmesi”
- “Bir bilişim sisteminin erişilmez kılınması ve işlemez hale getirilmesi”
- “Yasaklı olan cihazların ve programların kullanıma alınması”
Bilişim suçları diğer pek çok hukuk dalıyla ve suçlarla iç içe vaziyettedir. Bu bağlamda karmaşık bir yapının olduğu söylenebilir. Bilişim suçlarının kapsamı değerlendirilirken farklı hukuk dallarıyla ve farklı suçlarla temas edilebilmesi mümkündür.
- Erişimin Engellenmesi Kararı
Bilişim hukuku alanında ön plana çıkan bir diğer kavram da “erişimin engellenmesi kararı” olarak ifade edilebilir. İnternette yayımlanan bir haber, fotoğraf, video veya yorum dünyanın hemen hemen her yerinden erişime açık hale gelmektedir. Bu durum, kişilik haklarının veya özel hayatın gizliliğinin ihlaline yol açabilmekte ve hukuka aykırı nitelik taşıyan içeriğin kaldırılması gerekmektedir. Bu bağlamda yetkili ve görevli merciler aracılığıyla internet sitesindeki URL adresine erişimin engellenmesi kararı verilebilmektedir. İhlalin bu şekilde giderilebilmesinin mümkün olmadığı hallerde ise internet sitesinin tamamına erişim engellenebilmektedir. 5651 sayılı ‘’İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi” hakkında kanun bu konuda önemli düzenlemeleri içermektedir. Söz konusu kanun uyarınca belirli birtakım suçları oluşturduğu gerekçesiyle yeterli şüphenin bulunduğu internet sitelerine erişimin engellenmesi kararı verilebilmektedir.
- 2.1. Erişimin Engellenmesinin Mümkün Olduğu Haller
5651 sayılı Kanun’un 8. ve 9. Maddelerinde erişimin engellenmesinin mümkün olduğu haller düzenlenmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
- “Kişilik haklarının ihlali nedeniyle içeriğin kaldırılması veya erişimin engellenmesi”
- “Suç işlenmesi nedeniyle erişimin engellenmesi”
- “Özel hayatın gizliliğinin ihlali nedeniyle içeriğin kaldırılması veya erişimin engellenmesi”
- “5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ihlali nedeniyle içeriğin kaldırılması veya erişim hizmetinin durdurulması”
- “İnternette unutulma hakkının kullanılması nedeniyle içeriğin kaldırılması veya erişimin engellenmesi”
- “Kamu yararı ve düzeni nedeniyle erişimin engellenmesi.”
5651 Sayılı Kanun’un 9/1 hükmü uyarınca; “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir.”
- Bilişim Hukuku ve Start-Up
Bilişim hukuku, ortaya çıkabilecek suç tipleri ve erişimin engellenmesi gibi araçlarla, ceza hukuku ile yakın bir ilişki içerisindedir. Bilişim hukukun buna ek olarak özel hukukla da yakın bir temas içerisinde olduğu söylenebilir. Bu bağlamda özellikle start-up adı verilen kavram ön plana çıkmaktadır. Start-up, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son dönemde yoğun ilgi gören yeni bir iş modelidir. Start-up, sıfırdan, bir fikirle başlayan bir girişimin şirketleşerek işlerini büyütmesi olarak ifade edilebilir.
Teknolojik gelişmeler, yeni fikirleri de beraberinde getirmekte, başta şirketler hukuku olmak üzere pek çok özel hukuk alanına direkt olarak etki etmektedir. Yeni fikirlerin, toplumsal gereksinimler çerçevesinde girişimcinin zihninde şekillendiği ve ancak gerekli yatırımların sağlanması halinde uygulamaya koyulabildiği söylenebilir. Fakat burada yeni bir fikrin nasıl korunması gerektiği, start-up kavramının girişimci ve yatırımcı için ne anlama geldiği, kurulacak şirketin nasıl kurulması gerektiği gibi pek çok soru ortaya çıkmaktadır. Burada bilişim hukukuyla bağlantılı olarak start-up hukuku kavramının karşımıza çıktığı söylenebilir.
Start-up Hukuku, Bilişim Hukuku, Şirketler Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukukunun kesişiminde yer alan, girişimcilik sektörünün etkisiyle ortaya çıkmış bir hukuk dalıdır. Girişim yapılabilecek alanların sınırsızlığı, start-up hukukunun da çok daha farklı hukuk alanlarıyla temas halinde olmasına yol açmaktadır. Start-up’ların günümüz teknolojisiyle birlikte e-ticaret sektörü içerisinde de oldukça önemli bir yere sahip oldukları görülmektedir. Mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılması, e-ticaret olarak tanımlanmaktadır. Ticaretin elektronik ortamda gerçekleştirilmesi, bu konuda yeni birtakım hukuki problemleri de beraberinde getirmiştir. Bu doğrultuda, özellikle KVKK hükümlerine uygun hareket edilmesi ile açık rıza metinleri ve mesafeli satış sözleşmelerinin hukuka uygun bir biçimde hazırlanması, ileride herhangi bir problemle karşılaşmaması adına son derece büyük öneme sahiptir.
Start-up, bilişim hukuku ve e-ticaret gibi kavramlar hukuk dünyası içerisinde nispeten yeni sayılabilecek kavramlardır. Bu nedenle uygulamada da halen sık sık problemlerin yaşandığı görülmektedir. Bu konuda alanında uzman bir ekipten hukuki destek alınması gerektiği söylenebilir.
Sc Legal Hukuk bürosu olarak gelişen teknolojinin farkında olan, bilişim hukuku alanında bilgi ve tecrübeye sahip ekibimizle birlikte müvekkillerimize hukuki destek sağlamaktayız. Bilişim hukukunun hem ceza hukuku boyutu hem de hukuki ilişkilerdeki boyutu, tarafımızca özenle takip edilmekte, müvekkillerimizin herhangi bir problemle karşılaşmamaları adına çaba sarf edilmektedir. Bu bağlamda savcılık şikayetleri, internet ortamında doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın çözümü, kişisel verilerin ve bilgi güvenliğinin korunması, haksız rekabete sebep olan fotoğraf, video, yazı vb. içeriklerin kaldırılması, internet sitelerinden özel hayatın gizliliğini ihlal eden ve kişilik haklarına zarar veren içeriklerin kaldırılması, internet içerik, yer ve erişim sağlayıcıları ile ilgili olarak, internet kanalıyla yapılan marka ihlallerinin önlenmesi, kişilik haklarının ve haksız rekabete ilişkin hükümlerin ihlalinden kaynaklı olarak tazminat davalarının yürütülmesi, sunduğumuz hizmetlerden bir kısmıdır. Bunlara ek olarak start-up’lara kuruluş aşamalarından itibaren hukuki ve teknik destek sağlanmakta, mobil uygulama ve web siteleri için gerekli sözleşmeler hazırlanmaktadır. E-ticaretin geldiği aşama düşünüldüğünde bu alanda çalışan bireylerin ve şirketlerin herhangi bir bilgi eksikliği yaşamamaları oldukça büyük öneme sahiptir. Sc Legal Hukuk Bürosu olarak bu bilinçle hareket etmekte, E- Ticaret hakkında müvekkillerimiz detaylı bir biçimde bilgilendirilmektedir.